Tüm dünyada olduğu gibi son yıllarda ülkemizde de estetik cerrahi büyük ilerleme ve gelişim kaydetmiş ve estetik ameliyat olan kişi sayısı büyük oranda artış göstermiştir. Bu sebepledir ki estetik ameliyatların hukuki niteliği üzerine yapılan çalışmalar da önem arz etmeye başlamıştır. Estetik ameliyatlar tedavi amaçlı tıbbi müdahaleler ve güzelleştirme amaçlı tıbbi müdahaleler olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu ayrım estetik ameliyatların hukuki niteliği ve hekimin sorumluluğu yönünden de farklılıklar arz etmektedir..
Nitekim estetik ameliyat tedavi amaçlı ise vekalet sözleşmesinin konusunu oluştururken, güzelleştirme amaçlı gerçekleştiriliyor ise eser sözleşmesinin kapsamına girmektedir. Biz bu yazımızda güzelleştirme amacıyla yapılan estetik ameliyatlarda hekimin ve hastanenin hukuki sorumluluğunun kapsamını ve bu bağlamda hasta yani mağdurun talep ve dava edebileceği haklarının neler olduğuna değineceğiz.
ESTETİK AMELİYATLARDA CERRAHIN HUKUKİ SORUMLULUĞU
Hukukumuzda ve kanunlarımızda ne hekimin, ne de estetik cerrahın sorumluluğuna ilişkin özel bir düzenleme ne yazık ki bulunmamaktadır. Ancak genel olarak kabul gören ve Yargıtay kararlarında da benimsenen görüş bu ilişkinin “Eser Sözleşmesi” niteliğinde olduğudur. Bu nedenle ortaya çıkan uyuşmazlıklar Borçlar Kanunu’nun 470-486. maddeleri arasında düzenlenen “Eser Sözleşmesi” hükümlerine göre çözülmeye çalışılmaktadır.
Estetik ameliyatlarda muhatap kendisini daha iyi hissetmek veya daha güzel görünmek amacıyla yüze yağ enjeksiyonu, göz kapağı ve çevresi estetiği, labioplasti, ameliyatsız estetik, uyluk germe, yara izi düzeltilmesi, kalça estetiği, kaş kaldırma, kırışıklık tedavisi, karın germe ameliyatı, boyun germe, kulak estetiği, saç ekimi, meme büyütme, memeye yağ enjeksiyonu, burun estetiği, meme dikleştirme, rinoplasti, yüz gerdirme, dolgu, rinoplasti, göz kapağı estetiği, yağ aldırma, meme büyütme ameliyatı, epilasyon, protez diş, kaplama gibi doğrudan tedavi amacı taşımayan operasyonlar gerçekleştirmek istemektedir.
Estetik, plastik ve rekonstrüktif cerrahiyi diğer tıbbi uzmanlık dallarından ayıran ve ona farklı bir hukuki statü kazandıran en önemli özelliği, estetik operasyonlarda hekimin sonuç taahhüdünün bulunmasıdır. Diğer tıbbi müdahalelerde hekim özen yükümlülüğüne uygun davranmak şartıyla müdahalenin neticesinin olumlu olacağını taahhüt etmez. Ancak estetik operasyonda müdahale neticesinde taahhüt edilen sonuç hekim tarafından meydana getirilmek zorundadır. Bu hekimle hasta arasında kurulan eser sözleşmesinin bir gereğidir.
Estetik operasyonu gerçekleştirecek hekim muhatabının vücudundaki bu değişikliği gerçekleştirmeyi taahhüt eder ve estetik operasyonlarda, estetik ve güzelleşme büyük önem arz etmektedir. Ancak bu operasyonlar bazen riskli olabilir, bazen çeşitli komplikasyonlar meydana gelebilir, bazen de tıpkı tedavideki gibi istenen netice elde edilemeyebilir. Ancak bu noktada hekimin sorumluluktan kurtulabilmesi için öncelikle hastanın aydınlatılmış onamını almış olması ( Onamın kapsamı gerçekleştirilecek işlemin mahiyeti, kapsamı, süresi, neticesi, meydana gelebilecek yan etkiler, operasyon öncesi, süreci ve sonrasındaki işlemler, hastanın yapması gerekenler, varsa neticenin elde edilememe riski, varsa operasyon muhatabının durumunun daha da kötüleşme ihtimali aydınlatılmış onam kapsamında açıklanmalı ve yazılı rıza alınmalıdır.) sonra da özen yükümlülüğüne uygun hareket etmiş olması gerekir. Estetik operasyon neticesinde meydana gelen olumsuz durumda hekiminin özen borcuna aykırı eylemi, hatalı uygulaması, lgili operasyonu gerçekleştirme yetkisine ve uzmanlığına sahip olmaması, yanlış metod seçimi, aydınlatma yükümlülüğüne aykırı davranması, taahhüt edilen neticenin meydana getirilememesi gibi durumlarda eser sözleşmesinde edimin ayıplı ifası gündeme gelir ve bu ayıplı ifa nedeniyle hekimin maddi ve manevi tazminat sorumluluğu doğar. İşte estetik davaları da çoğunlukla bu şekilde estetik cerrahın edimini ayıplı ifa etmesinden kaynaklanmaktadır.
Estetik operasyon esnasında veya sonrasında meydana gelen olumsuz durum eğer bir komplikasyon ise; yani hekimin engelleyemeyeceği bir olgu, yapılan işlemin kaçınılmaz bir sonucu, hekime atfı kabil bir kusur olmaksızın meydana gelme ihtimali kabul edilen bir durum ise hekimin hukuki veya cezai sorumluluğu doğmaz. Zira diğer tüm tıbbi müdahalelerde de olduğu gibi estetik operasyonlarda da komplikasyon varsa hekim hatasından bahsedilemez. Ancak hekim olası komplikasyonlar hakkında müdahale öncesi hastasını aydınlatmamış ise; olası komplikasyonlara ilişkin hastasının rızasını almamış ise ve komplikasyon yönetiminde de hatası varsa komplikasyondan sorumlu olur.
Maddi tazminat uğranılan zarar kadardır. Tedavi masrafları, çalışma ve iş gücü kaybı, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan tazminat talepleri maddi tazminat olarak talep edebilir. Bunun yanında hasta hekim hatası nedeniyle elem ve ızdırap yaşadıysa manevi tazminat talep etmesi de mümkündür.
ESTETİK AMELİYATLARDA AYDINLATILMIŞ ONAM
Tıbbi müdahalelerden önce hastanın aydınlatılması ve bu aydınlatma neticesinde rızasının alınması yapılan işlemin bir hukuka uygunluk sebebini teşkil etmektedir. Bu sebeple tedavi amaçlı operasyonlarda olduğu gibi estetik amaçlı operasyonlarda da operasyonun muhatabından aydınlatılmış onam alınmalıdır. Onamın kapsamı gerçekleştirilecek işlemin mahiyeti, kapsamı, süresi, neticesi, meydana gelebilecek yan etkiler, operasyon öncesi, süreci ve sonrasındaki işlemler, hastanın yapması gerekenler, varsa neticenin elde edilememe riski, varsa operasyon muhatabının durumunun daha da kötüleşme ihtimali aydınlatılmış onam kapsamında açıklanmış ve yazılı rıza alınmış olmalıdır.
Hastanın estetik müdahale konusunda bilgilendirilmemiş olması halinde meydana gelecek bir olumsuz sonuçta hekimin kusuru olmaması tazminat sorumluluğunu kaldırmayacaktır. Çünkü aydınlatılmış onamın alınmamış olması başlı başına bir zararın tazmini sebebi teşkil edecektir. Estetik davalar olarak tabir edilen bu tür bir davalarda hastayı/mağduru temsil eden avukatın mutlaka yapılan işlemlerle ilgili usul ve kanuna uygun bir aydınlatma yapılıp yapılmadığı, yine bu aydınlatma neticesi usulüne uygun bir rıza alınıp alınmadığını denetlemesi gerekir.
ESTETİK AMELİYAT SEBEBİYLE AÇILACAK DAVALARDA ZAMANAŞIMI NE KADARDIR?
Güzelleştirme amaçlı estetik operasyonlarda meydana gelen uyuşmazlıklar Borçlar Kanunu’nun 470-486. maddeleri arasında düzenlenen “Eser Sözleşmesi” hükümlerine göre çözümleneceğinden bu davaların maddî ve manevî tazminat zamanaşımı süresi Borçlar Kanunu 126/4’e göre beş yıldır.
Ancak güzelleştirme amaçlı estetik operasyonlardan doğan sorumluluklar genellikle bu maddede belirtilen nedenler dışında kaldığından sözleşmeye dayanan maddî ve manevî tazminat davaları, Borçlar Kanununun 125. maddesinde belirtildiği şekilde on yılda; eğer haksız fiile dayanılarak dava açılmışsa, genel zamanaşımı süresini düzenleyen Borçlar Kanununun 60. maddesinin birinci fıkrasına göre, zarar görenin zararı ve buna neden olan olayı öğrendiği tarihten itibaren bir ve zararı meydana getiren olayın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yılda zamanaşımına uğrar.
ESTETİK AMELİYATLAR SEBEBİYLE AÇILACAK DAVALARDA GÖREVLİ MAHKEME NERESİDİR?
Eser sözleşmeleri Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında bir tüketici işlemi olarak kabul edildiğinden, eser sözleşmesi niteliğindeki estetik operasyonlardan kaynaklı hukuki uyuşmazlıklarda görevli mahkeme de Tüketici Mahkemeleridir.
Estetik davalar da tazminat talepli davalar öncesinde arabulucuya başvurulması zorunluluğu 28.07.2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Eğer talep edilen miktar Tüketici Hakem Heyeti Sınırı altında ise arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır, bu durumda doğrudan Tüketici Hakem Heyetine de başvurmak mümkündür. Bu parasal miktarı 2020 yılı itibariyle İlçe Tüketici Hakem Heyetleri için 6 bin 920 TL, İl Tüketici Hakem Heyetleri için 10 bin 390 TL’dir.
ESTETİK AMELİYAT SONUCU MAĞDUR OLAN HASTANIN AÇABİLECEĞİ DAVALAR NELERDİR?
Ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat,
Geçici veya kalıcı bedensel zararlar nedeniyle maddi ve manevi tazminat,
Yanlış tanı ve tedavi yüzünden uğranılan zararlar için maddi ve manevi tazminat,
Tedavinin olağandan fazla ve gereksiz yere uzatılması nedeniyle tazminat,
Gereksiz ameliyat ve tedavi nedeniyle tazminat,
Hastayı aydınlatma ve bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, hastanın ve yakınlarının onamı alınmadan tedaviye başlanması ve ameliyat yapılması nedeniyle tazminat,
Sır saklama yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle tazminat,
Acil yardım gerektiren durumlarda hekimin görevini yapmayarak hastanın ölümüne veya sakat kalmasına neden olmasından dolayı maddi ve manevi tazminat,
Önemli ve ilk yardım hizmetini yerine getirmeyerek ağır yaralıyı veya hastayı kapıdan geri çeviren hastane yönetimine karşı maddi ve manevi tazminat,
Gereksiz tedavi masrafları yaptırılması ve aşırı ücret alınması nedeniyle tazminat.
Cezai Sorumluluğu sebebiyle şikayette bulunulması da mümkündür.
ESTETİK AMELİYAT SEBEBİYLE DAVA AÇILMASI VE YARGILAMA SÜRECİ
Estetik operasyondan zarara uğrayan kişi yukarıda detaylı olarak belirttiğimiz davaları açabilir. Bu tür davaların hasta tarafından bizzat açılması mümkün olduğu gibi estetik avukatı yani estetik davalara bakan bir avukat yardımı ile dava açılması da mümkündür. Estetik ameliyat tüketici mahkemesi tarafından bir tüketici işlemi olarak görüldüğünden Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine göre yargılama yürütülmektedir.
Dava,
-Operasyonu gerçekleştiren hekim,
-Hastane,
-İşlemi yapan güzellik merkezi veya klinik,
-Varsa sigorta şirketine karşı açılabilmektedir.
Meydana gelen zararın türüne göre tedavi masrafları, iş gücü kaybı, kazanç kaybı, manevi tazminat gibi talepler ileri sürülebilir. Mahkeme tarafların delillerini toplar, hekimin kusurunun bulunup bulunmadığı hususunda uzman bilirkişi heyetinden veya adli tıp kurumundan rapor alır.
Alınan rapor neticesinde hekime atfı kabil bir kusur varsa tazminat hesabı yapılmak üzere aktüerya bilirkişisinden rapor alarak, kusur oranlarına göre davalıları tazminata mahkum eder. Eğer mahkeme yapılan yargılama neticesinde hekimin kusurunun bulunmadığı kanaatine varırsa davayı reddeder.
Estetik ameliyat sebebiyle maddi ve manevi tazminat talepleriniz için dava açmadan önce, Yargıtay’ın ve mahkemelerin estetik operasyonlarıyla ilgili tutum ve içtihatlarına hakim bir avukattan bilgi almanız ve yargılamayı bu tür davalarda tecrübeli bir avukat ile takip etmeniz hak kaybına uğramamanız için önem arz etmektedir. Sorularınız ve detaylı bilgi için bize telefon, whatsapp, mail ve diğer iletişim kanalları üzerinden ulaşabilirsiniz.
İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
-Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2019/3257 E. , 2020/1565 K. , 15.06.2020 T.
“...Dava, eser sözleşmesi niteliğinde estetik amaçlı tıbbi müdahaleden kaynaklanmakta olup, mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi’nce yapılan incelemede istinaf talebinin kısmen kabulüne ve davacı yararına 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş, bu karar taraf vekillerince temyiz olunmuştur.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin karın bölgesinde meydana gelen yağlanma, ve sarkmalardan dolayı rahatsızlık duyduğu için Kayseri Dünya Hastanesi'nde ... isimli doktorla görüştüğünü, davalı doktorun yaptığı muayene sonunda mevcut yağlanma ve sarkmaların lazer yöntemi ile iz kalmadan ve herhangi bir kesme dikme işlemi olmadan giderileceğini müvekkiline bildirdiğini, müvekkilinin operasyondan sonraki günlerde karın bölgesi açık yara haline geldiğini ve bu durumun git gide daha kötü bir hal aldığını, bunun üzerine doktora başvuran müvekkilinin ikinci kez ameliyat edildiğini, çok uzun bir süre normal hayata dönemediğini, bu nedenlerle müvekkilinin uğradığı manevi yıkım nedeniyle 100.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 07.11.2014 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, ayrıca müvekkilinin operasyon için hastaneye ödediği 3.250,00 TL ücretin de 07.11.2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline, müvekkilinin haksız fiilden dolayı hayatını idame edememesi ve çalışamaması nedeniyle kazanç kaybının şimdilik 3.000,00 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan 07.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilleri cevap dilekçelerinde özetle; davacının müvekkili hastaneye 07.11.2014 tarihinden itibaren geldiğini, hastaya ilaç tedavisi ve operasyon yapıldığını, basınçlı korse giydirildiği ve operasyona son verildiğini, ameliyat sonrasında komplikasyon olmadığını, hastanın şifa ile taburcu edildiğini, hastanın kendi vücudunun kimyasal tepkisinden ve hastanın yanlış korse kullanımından kaynaklanan bir komplikasyon mevcut olduğunu, bu nedenlerle haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini, talep etmiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, davalılara izafe edilecek kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacının istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi’nce yapılan incelemede; davacının istinaf sebeplerinin kısmen kabulüne karar verilerek davacının manevi tazminat talebinin 5.000,00 TL üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp bir isabetsizlik bulunmaksızın karar verilmiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre davalılar vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyizi yönünden yapılan inceleemede, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Sözleşme ile davacıya estetik müdahalelerde bulunulması kararlaştırılmıştır. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin niteliği itibariyle hekim ile hasta arasında tedaviye ilişkin sözleşmeden farklı olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesini düzenleyen TBK'nın 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin edimi ise, karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir. Eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir. Davacı, karın bölgesindeki yağlarını aldırmak suretiyle estetik gayeyle davalıya başvurmuş olduğuna göre, estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanmasının taraflar arasındaki eser sözleşmesinin konusu olduğu açıktır. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır.
Diğer yandan yüklenicinin borçları TBK'nın 471. maddesinde düzenlenmiş olup, “Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.” Denilmiş olup, yüklenici olan hekimin de bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere edimini sadakat ve özenle ifa etmek yükümlülüğü bulunmaktadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunda benzer alanlardaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kuralların esas alınacağı da açıklanmıştır. Yine eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmiş sayılmalıdır. Komplikasyonlarda ise aydınlatma yükümlülüğü ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılması yine yüklenicinin (hekimin) sorumluluğundadır.
Mahkemece alınan Adli Tıp Raporunda, hastada ortaya çıkan deri nekrozlarının lazer liposuction aletinin ve korsenin yanlış kullanımına bağlı ortaklaşa bir etki ile ortaya çıktığının anlaşıldığı cihaz ayarlarının ve bakımlarının doğru olduğunun kabulü durumunda uygulamaya bağlı özelliklerin korsenin yanlış kullanımı ile birleşmesi sonucu ortaya çıkan ve giderilmesi için rekonstrüksiyon işlemi gerektiren bir komplikasyon olarak değerlendirildiği belirtilmiş ise de somut olay değerlendirildiğinde, davacıya yapılan estetik müdahalenin sonucu itibariyle davacı iş sahibi yararına sonuç vermediği anlaşılmaktadır. Bu durumda yeterli gerekçe içermeyen bilirkişi raporuna dayanılması hatalı olmuştur.
Bu nedenlerle mahkemece yapılacak iş, davalı hekimin kusurlu olduğu gözetilerek davacının istek kalemleri değerlendirilerek, konusunda uzman bilirkişi heyeti oluşturularak davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarının hesaplattırılması ve tarafların sosyal ekonomik durumlarına göre düşük olduğu anlaşılan manevi tazminat miktarının da yeniden değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibarettir. Açıklanan bu nedenlerle kararın bozulması uygun bulunmuştur.”
-Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2019/3897 E. , 2020/1791 K. 23.06.2020 T.
”...Davacı davasında 2007 yılında davalı hekim tarafından burnunda estetik ameliyat olduğunu ancak ameliyat sonrasında oluşan burnundaki göçük, nefes darlığı nedeniyle 4 kez daha davalı tarafından ameliyat edildiğini bundan sonra da sorunların devam etmesi nedeniyle davalı tarafından 5. ameliyatın önerildiğini belirterek, maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; bu kararın davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2015/9077 Esas sayılı ilamıyla davalının davacıyı bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, dolayısıyla özen ve sadakat borcunu yerine getirmediği, davalının kusurlu davranışıyla istediği sonucuna ulaşamayan davacının maddi zarar kapsamında tedavi bedelinin tahsili gerektiği ayrıca uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda maddi tazminatın hesaplanması yönünden davacının belge ibraz etmediği gerekçesiyle bilirkişi raporu alınmadığı belirtilmiş ise de; tedavi giderleri alınacak bilirkişi raporu ile belirlenebilir nitelikte olup, mahkemece bu konuda inceleme yapılmaksızın karar verilmesi doğru olmadığı gibi, 4. kez ameliyat olup; 5. ameliyat da olmak ihtiyacı duyan davacının çektiği üzüntü durumu da gözetilerek daha fazla miktarda belirlenmesi gereken manevi tazminatın da 5.000,00 TL üzerinden kabul edilmesi doğru olmamış, bozulması uygun görülmüştür.”
-Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2018/5523 E., 2019/801 K., 26.02.2019 T. ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2018/5312 E. , 2019/139 K., 14.01.2019 T.
“…estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanmasının taraflar arasındaki eser sözleşmesinin konusu olduğu açıktır” şeklinde ifade etmektedir. Ayrıca yine sonuç taahhüdüne ilişkin olarak “hekimin eyleminin tıp kurallarına uygun olduğu yönündeki görüş yeterli olmayıp, ayrıca davacının isteklerinin karşılanıp karşılanmadığı, ayıplı olduğu iddia edilen yüz germe ve karından yağ dokusu alma ile ilgili olarak; hekimin edimini yerine getirip getirmediği ya da komplikasyon olup olmadığı ve komplikasyon konusunda aydınlatma görevinin yerine getirilip getirilmediği ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılıp yapılmadığı hususları tartışılıp değerlendirilmek üzere… bozulmasına”
Estetik ameliyat sebebiyle maddi ve manevi tazminat talepleriniz için dava açmadan önce, Yargıtay’ın ve mahkemelerin estetik operasyonlarıyla ilgili tutum ve içtihatlarına hakim bir avukattan bilgi almanız ve yargılamayı bu tür davalarda tecrübeli bir avukat ile takip etmeniz hak kaybına uğramamanız için önem arz etmektedir. Sorularınız ve detaylı bilgi için bize telefon, whatsapp, mail ve diğer iletişim kanalları üzerinden ulaşabilirsiniz.
Comments